AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, KSO ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda iş dünyası temsilcileri ile buluştu, AB-Türkiye ekonomik ilişkilerini konuştu
Kocaeli Sanayi Odası (KSO) ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, KSO Yönetim Kurulu üyeleri, meclis üyeleri, OSB Başkanları ve iş dünyasının temsilcileri ile bir araya geldi. Toplantıda; AB-Türkiye ekonomik ilişkileri, Avrupa Yeşil Mutabakatı’na ilişkin gelişmeler ve Türk sanayisinin ilgisi ile gelecekteki işbirliği konuları görüşüldü. Toplantının açılış konuşmasını KSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu gerçekleştirdi. Kocaeli’nin coğrafi ve ekonomik özellerini tanıtarak sözlerine başlayan Zeytinoğlu, daha sonra AB ile olan ticari ilişkilerden söz etti.
GÜMRÜK BİRLİĞİ GÜNCELLEMESİ
Zeytinoğlu, “Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında zaman zaman siyasi sorunlar ve gerilimler yaşansa da ekonomik ilişkilerimizin güçlü bir şekilde devam ettiğini görüyoruz. AB, geçen yıl yüzde 41.3 ile en büyük ihracat pazarımız olmaya devam ediyor. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu doğrudan yatırımların yaklaşık yüzde 60’ı Avrupa ülkelerinden kaynaklanıyor. Hâlihazırda yalnız sanayi ve işlenmiş tarım ürünlerini kapsayan Gümrük Birliğinin önümüzdeki dönemde kapsamının genişletilerek ve derinleştirilerek güncellenmesiyle birlikte AB ile olan ticaretimizin öneminin daha da artacağını umuyoruz” dedi.
İKİ TARAFIN DA YARARINA OLACAK
Zeytinoğlu sözlerini şu şekilde sürdürdü: “İş dünyası olarak; Gümrük Birliği’nin güncellenmesi suretiyle ticari ilişkilerimizin hizmetler, tarım ve kamu alımlarını kapsayacak şekilde derinleştirilmesi, Yeşil Mutabakata uyum, Avrupa Birliği ülkelerinin üçüncü ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarında ülkemizin de taraf olması ve vize serbestisi en önemli önceliklerimiz arasında yer alıyor. Gümrük Birliği’nin güncellemesi, Türkiye ve AB ülkeleri bakımından iki tarafında yararına olan sonuçlar yaratacak bir süreç. Dolayısıyla çalışmaların bu yönde hızlandırılması her iki taraf için de önemli.
HIZLI DEMİRYOLU ULAŞIMI
AB ile olan ticaretimizde ulaştırma konusu da ticaret zincirleri açısından kritik bir konu. Ulaşım sıkıntılarını aşmak noktasında; orta ve uzun vadede, AB aday ülke sıfatını da kullanarak ve AB’nin fonlarından faydalanarak; AB’ye olan demir yolu hatlarının modernizasyonunun başlıca hedeflerimiz arasında yer alması gerektiğini görüyoruz. Türkiye – AB ticaretinde önemli olan bir başka konu da “vize serbestisi”. Türkiye’ye ve diğer Avrupa ülkelerine önemli düzeyde ihracat geliri sağlayan Türk iş insanlarının bile vize konusunda ciddi sıkıntılar yaşadıkları bir gerçek. Ülkemiz bunu aşmak için önemli adımlar atarak 72 kriterden 66 tanesini yerine getirdi. Kalan 6 kriter bağlamında yapacağımız reformlarsa, ülkemizin ekonomik ve siyasi iklimi açısından çok değerli olacaktır.
YATIRIMLARIN ÖNÜNÜ AÇMAK İÇİN…
Yatırımların önünü açabilmek için reformlar kapsamında; hukuk sistemi, AB normları, Kopenhang kriterleri ve demokratikleşme yolunda daha somut adımlar atmamız, belirsizlikleri azaltmamız gerekiyor. Ülkemiz daha önce; 2004-2005 yıllarında bu reformları yapmayı başararak, yatırım iklimini iyileştirmişti. Bunun sonucu olarak da Türkiye’ye gelen yabancı sermaye; 2002 yılında 590 milyon dolardan 2007 yılında 22 milyar dolara çıkmıştı. Daha önce gerçekleştirdiğimiz bu ivmeyi, gerekli reformları yaptığımız takdirde, yeniden yakalayabileceğimize inanıyoruz.
YEŞİL MUTABAKAT
İklim değişikliğinin etkilerinin son yıllarda küresel ölçekte güçlü bir şekilde gözlenmesiyle birlikte, Yeşil Mutabakat ve dijital gündem AB için en temel iki öncelik haline geldi. En önemli ticaret ortağımız olan AB’nin, 2019’da açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında; 2050 yılında karbon-nötr ilk kıta olma hedefini ortaya koyması, yeşil dönüşüm politikalarına ivme kazandırdı. Bu çerçevede uluslararası ticarette; üretim yöntemleri, ürün standartları ve iş yapma biçimlerinin hızla değiştiğine şahit oluyoruz. Hem aday ülke hem de ticari işbirliğimiz açısından Türkiye’yi etkileyecek olan AB Yeşil mutabakatını; tarımdan sanayiye, çevreden, dış politikaya her alanda iyi çalışıp, uygulamaya almamız gerekiyor.”
TÜRKİYE-AB BİRLİKTE ÇALIŞABİLİR
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonrasında AB’nin enerjide Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak için önlemler aldığını hatırlatan Zeytinoğlu, “Bu önlemler arasında özellikle RePowerEU paketi büyük önem taşıyor. AB bir yandan Rusya’dan alınan doğalgazı ikame etmek için yeni tedarikçiler ve yeni kaynaklar ararken, öte yandan yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandırıyor. Burada yenilenebilir enerji, yeşil hidrojen gibi yeni kaynakların tedarikinde Türkiye ile AB birlikte çalışabilir. Avrupa Komisyonu’nun iklim krizi ile mücadele başta olmak üzere sürdürülebilirlik konularında kararlılığını ortaya koyan önlemler paketini açıklamasının ardından, ülkemizin yayınladığı ve bir yol haritası niteliğinde olan Yeşil Dönüşüm Eylem Planını biran önce hayata geçirmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
HIZLICA UYUM SAĞLAMALIYIZ
Paris İklim Anlaşması’nın TBMM’de onaylanmasının ve 2053 için iklim nötr olma hedefinin kabul edilmesinin ülkemiz için sevindirici bir gelişme olduğundan söz eden Zeytinoğlu şöyle devam etti: “AB tarafından açıklanan Avrupa Yeşil Mutabakatı ile öngörülen kapsamlı değişikliklere hızlıca uyum sağlamamız; ülkemizin küresel tedarik zincirlerine sağladığı entegrasyonun güçlendirilmesi ve yeşil yatırımların ülkemize çekilmesi bakımından da büyük önem arz ediyor. Yeşil dönüşüm tüm sektörler için, özellikle de karbon yoğun üretim yapan sektörler için değişim anlamına geliyor. İhracatımızda rekabetçiliğimizin korunması noktasında, Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde bizi en çok etkileyen uygulamalardan birinin de sınırda karbon düzenlemesi olduğunu biliyoruz. Buna göre 5 ürün grubunda -elektrik, alüminyum, çelik, çimento, gübre- AB’ye yapılan ihracat 2026’dan itibaren karbon sertifikasına tabi olacak.
AB İLE UYUMLU BİR ETS
Bunun maliyeti de AB ETS sistemindeki fiyatlara göre belirlenecek. Türkiye’nin özellikle çimento, çelik ve alüminyum sektörleri AB’nin ithalat yaptığı ülkeler arasında ön sırada. Dolayısıyla düşük karbonlu üretime geçiş sürecinde, ülkemizin pazar ve rekabet kaybı yaşamaması için AB ile uyumlu bir emisyon ticaret sistemi (ETS) ve yatırım teşvik sisteminin tasarlanmasına öncelikle ihtiyacımız var. Türkiye’nin kendi içinde milli bir karbon fiyatlama sistemi oluşturması, aynı zamanda ek maliyetlerin de ülkemiz içinde dönüşüme aktarılmasına imkan sağlayacaktır. TOBB olarak, AB ile uyumlu bir ETS kurulması yönünde lobi çalışmalarına destek oluyoruz.
KSO’NUN ÇALIŞMALARI
Kocaeli Sanayi Odası olarak da Avrupa Yeşil Mutabakatı konusunda ilk günden beri farkındalık ve bilgilendirme çalışmalarına devam ediyoruz. Bu kapsamda düzenlediğimiz sektörel eğitimlerle firmalarımıza karbon ayak izinin nasıl ölçüleceğini anlatıyoruz. Ayrıca önümüzdeki dönemde üyelerimiz için daha avantajlı karbon ayak izi hesaplanması ve doğrulaması hizmeti de vermeye başlayacağız. Sayın Büyükelçim gördüğünüz üzere, ihracatçılarımız ve onlara girdi sağlayan firmalarımızın karbon ayak izlerini azaltmaları ve bunun için gerekli önlemleri almaları büyük önem taşıyor. Bu süreçte, özellikle KOBİ’lerimize finansal ve teknolojik destek sağlanması gerekli. AB kredi ve hibeleri de büyük ölçüde yeşil ve sürdürülebilir yatırımlara yöneliyor. Ülkemizin tam üyelik perspektifinde, özellikle de KOBİ’lerin; AB fonlarından, yeşil dönüşümüne uyum çerçevesinde daha çok yararlanmalarını temenni ediyoruz.
EKONOMİK VE SOSYAL DÖNÜŞÜMÜN ÖNCÜSÜ
Zeytinoğlu’nun konuşmasının ardından kürsüye çıkan Büyükelçi Landrut, KSO bünyesinde kurulan AB Bilgi Merkezi’nin aktif şekilde çalışıyor olmasının memnuniyet verici olduğunu söyledi. Landrut, “Türkiye, AB için çok önemli bir ithalat piyasası ve Avrupa değer zincirinin önemli bir parçası. Türkiye ile ekonomik ilişkileri önemsiyoruz. Bu süreçte pandemi ve Rusya’nın Ukrayna’ya haksız saldırısı bizlere döngüsel ekonominin ve kaynakların verimli kullanılmasının ne kadar önemli olduğunu da gösterdi. Bu anlamda Yeşil Mutabakat, ekonomik-sosyal dönüşümün öncüsü olacak ve herkesi etkileyecek” dedi.
TÜRKİYE’YE FİNANSMAN KAYNAĞI
Büyükelçi Landrut, “Dönüşüm konusunda kamu ve özel sektörün işbirliği yapması gerekecek. 2050 yılı şu an ne kadar uzak gözükse de ‘yarın’ diyebiliriz. Şimdiden işbirliği yapmalı ve 2-3 yıl içerisinde önlemleri hayata geçirmeliyiz. Bu süreçte Türkiye kendi Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)’ni geliştirirse gümrük birliğinde de o kadar az sorunla karşılaşacaktır. Dönüşüm süreçleri her ne kadar zorlu gözükse de unutmamalıyız ki kendi içerisinde fırsatları da barındırıyor. Yeşil yatırımlarla bir pazar oluşturmak için önünüzde fırsat var. Ayrıca firmalarınızın finansman kaynağına ihtiyaç duyduğunu biliyoruz. Bu noktada AB, Türkiye’ye dönüşüm sürecinde destek olmak adına 700 milyon Euro kaynak ayırdı. Projeler geliştirerek bu kaynaklardan yararlanabilirsiniz” diyerek merak edilen soruları yanıtladı.