KSO ev sahipliğinde Alman-Türk TSO işbirliğinde ‘Türk-Alman Yatırım ve İşbirliği Günü programı gerçekleşti. Program açılış konuşmaları ile başladı, ardından iş potansiyellerine ilişkin sunumlar ve ikili iş görüşmeleri ile devam etti
Kocaeli Sanayi Odası (KSO) ev sahipliğinde ve Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası işbirliği ile ‘Türk-Alman Yatırım ve İşbirliği Günü-Kocaeli Programı’ Kocaeli Kongre Merkezinde gerçekleştirildi. İki ülke arasındaki ticari işbirliğini arttırmak ve geliştirmek amacıyla düzenlenen programın açılışına; Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, KSO Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, Avrupa Parlamentosu Milletvekili Engin Eroğlu, Federal Almanya Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Johannes Regenbrecht, Federal Almanya Cumhuriyeti Büyükelçisi Jürgen Schulz, Alman ve Türk iş insanları katılım sağladı.
AB İLE TİCARİ İLİŞKİLER
Programın açılış konuşmasını KSO Başkanı Ayhan Zeytinoğlu yaptı. Zeytinoğlu, Alman iş insanlarına ve yöneticilerine Kocaeli ve KSO hakkında bilgi verdikten sonra Kocaeli sanayisinin güçlü yapısını anlattı. Zeytinoğlu şunları söyledi: “Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu doğrudan yatırımların yaklaşık yüzde 60’ı Avrupa ülkelerinden kaynaklanıyor. AB, Türkiye’nin birinci ticari partneri; Türkiye ise AB’nin 6. ticaret partneri. AB ve Avrupa kıtasındaki ülkeleri topladığımız zaman Avrupa pazarına olan ihracatımız, toplam ihracatımızın yüzde 55’ine denk geliyor. Ayrıca, 271 milyar dolarlık toplam mal ithalatımızın 85 milyar dolarlık kısmını (yüzde 31,5’lik pay) AB’den gerçekleştirdik. AB, geçen yıl 93 milyar dolar ile ihracatımızdan yüzde 41,3 oranında pay alarak, toplam ihracatımızda ilk sırada yer aldı.
GÜMRÜK BİRLİĞİ’NİN GÜNCELLENMESİ YARARLI SONUÇLAR YARATACAK
Bu yıl; AB ile olan dış ticaretimizde Türkiye lehine bir durum oluşsa da, Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne girdiği 96 yılından bu yana AB ile olan dış ticaretimiz 300 milyar dolar açık verdi. Görüldüğü üzere, hâlihazırda yalnız sanayi ve işlenmiş tarım ürünlerini kapsayan Gümrük Birliğinin önümüzdeki dönemde kapsamının genişletilerek güncellenmesi mecburi bir ihtiyaca dönüşmüş durumdadır. Gümrük Birliği’nin güncellemesi, Türkiye ve AB ülkeleri bakımından, iki tarafında yararına olan sonuçlar yaratacak bir süreci kapsıyor. Dolayısıyla çalışmaların bu yönde hızlandırılması her iki taraf için de önemli.
SERBEST TİCARET ANLAŞMALARINA DEĞİNDİ
Ayrıca, AB ülkelerinin üçüncü ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarında ülkemizin masada olmaması büyük bir sıkıntı yaratmakta olup bu durumun da acilen düzeltilmesi gerekiyor. AB ile olan ticaretimizde ulaştırma konusu da tedarik zincirleri açısından kritik bir konu. Türkiye’nin Avrupa’ya olan coğrafi yakınlığı her iki taraf için de önemli bir avantaj. Bununla birlikte, ulaşım sıkıntılarını aşmak noktasında; orta ve uzun vadede, AB aday ülke sıfatıyla AB’nin fonlarından faydalanarak; AB’ye olan demir yolu hatlarının modernizasyonunun başlıca hedeflerimiz arasında yer alması gerektiğini görüyoruz.
GELİŞMİŞ İHRACAT ÜSSÜ
Gelişmiş bir ihracat üssü haline gelmiş olan ülkemiz; aynı zamanda, coğrafi olarak insan hareketliliği ve enerji aktarımı koridorlarını kontrol eden Güneydoğu Avrupalı bölgesel bir aktör konumunda yer alıyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi sonrasında Türkiye’nin Avrupa güvenliğindeki rolü ve önemi bir kez daha vurgulanmış oldu. Türkiye; Rusya ve Ukrayna arasında arabulucu konumu olan bir NATO ülkesi ve AB adayı olarak jeopolitik önemini ortaya koydu. Güvenliğin yanında, 4 milyona yakın Suriyeliye ev sahipliği yapıyor olmasından da anlaşılacağı gibi, AB’ye yönelik düzensiz göçün kontrolündeki konumu, AB için son derece önemli. Bu noktada, AB için çok önemli bir soruna tampon görevi yapmaya devam ediyoruz.
TÜRKİYE’NİN ÖNEMİ ANLAŞILMALI
Ayrıca, her bir Suriyeli için Almanya yıllık 15 bin euro harcama yapıyor. Türkiye’deki mülteci sayısı göz önüne alındığında Türkiye’nin öneminin hem güvenlik hem de maddi olarak anlaşılması gerektiğini düşünüyoruz. Bununla birlikte, Türkiye’nin AB tedarik zincirlerindeki konumunun önemini; pandemi ve ardından gelen Ukrayna savaşı sonrasında görmüş olduk. Gerek savaş sonrasında ortaya çıkan tahıl sevkiyatı krizinin giderilmesinde, gerekse Rusya’nın gaz akışını kesmesi üzerine AB’nin alternatif kaynak arayışlarında Türkiye kritik bir aktör olarak öne çıkıyor.
TÜRK SANAYİNİN YEŞİL VE DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜ
Yeşil Mutabakatın gerektirdiği enerji dönüşümü ve sanayide dönüşüm ile ilgili olarak Türkiye’nin yenilenebilir enerjilerdeki potansiyeli AB ile önemli bir işbirliği alanı oluşturuyor. Türk sanayinin yeşil ve dijital dönüşümü, aynı zamanda, AB pazarının Yeşil Mutabakat hedeflerine uyumu açısından büyük önem taşıyor. Bu çerçevede de Gümrük Birliği’nin güncellenme sürecinin bir an önce başlatılarak, gümrük birliğinin işleyişinin ve kapsamının geliştirilmesi gerekiyor.
TÜRKİYE AVRUPA PERSPEKTİFİNİ ORTAYA KOYDU
Ukrayna Savaşı sonrasında AB’nin geleceğine yönelik planların da hız kazandığını gördük. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Avrupa Siyasi Topluluğu önerisi ve Almanya Başbakanı Scholz’un daha geniş bir Avrupa vizyonu; AB genişlemesinin yeniden hareketlenmesini ve Avrupa mimarisinin yeniden dizayn edilmesini öngörüyor. Bu yeni vizyonda; Batı Balkanlar, Ukrayna, Gürcistan ve Moldova gibi ülkelerden aday ve potansiyel aday olarak söz edilirken, Türkiye’den söz edilmemesi kabul edilemez. Türkiye 1959’daki ortaklık başvurusundan beri Avrupa perspektifini ortaya koymuş ve gümrük birliği ve adaylık başta olmak üzere AB hedefi için gayret göstermiş bir ülke.
AB ÜYELİĞİ KONUSU
2019 yılında yapılan anket sonuçlarına göre (AB ile ilgili sıkıntılı bir döneme göre bile) Türk halkının en az yüzde 60’ının AB üyeliğini desteklediğini gösteriyor. Türkiye’nin dışlandığı bir AB vizyonu eksik ve dengesiz olacaktır. Avrupa Birliği içerisinde lider konumda olan ülkelerden biri olan Almanya’nın da ülkemize karşı olan yapıcı tutumunun bu çerçevede devam edeceğine inanıyoruz. Tabii bu süreçte, Türkiye’nin reform sürecinin canlandırılmasının ve özellikle vize serbestliğine ilişkin kalan 6 kriterin tamamlamasını sağlayacak reformların yapılmasının son derece önemli olduğunu da biliyoruz.
VİZE SORUNUNA DEĞİNDİ
Schengen Vizesi konusunda son dönemde birçok olumsuz gelişmenin yaşandığını görüyoruz. Vize başvuru süreçleri daha da yavaşladı. Randevular çok geç tarihlere veriliyor. Ret oranlarında da artışlar var. 2021’de Türkiye’den yapılan Schengen vize başvurularına ret oranı yüzde 16,9 olmuş. Almanya için yapılan vize başvurularında bu oran ortalamada yüzde 22. Ankara’dan yapılan başvurulardaki ret oranı yüzde 31 iken, İstanbul ve İzmir’den yapılan başvurulardaki ret oranı yüzde 18 ve yüzde 17. Vize başvurularının maliyetine baktığımızda ise oldukça yüklü bir tablo ile karşılaşıyoruz.
DAHA YAKIN EKONOMİK VE TİCARİ BAĞLAR…
2009-2021 arasında Türkiye’den yapılan toplam 8.798.219 Schengen vize başvurusu için vatandaşlar tarafından 551.718.160 avro ödenmiş. Bu meblağın sadece vize başvuru ücretini kapsadığını, aracı kurum, banka işlem ücreti, tercüme bürosu ücreti, vize merkezine gidiş ücreti gibi maliyetleri içermediğini de hatırlatalım. Yıllık 100 milyon euro’yu bulan vize başvuru maliyetlerinin ve başvuru süreçlerinde yaşanan diğer sıkıntıların; Türk halkı tarafından tarife dışı engeller olarak görüldüğünü de paylaşmak istiyorum. Bu durumun düzeltilmesi; Türkiye-AB ilişkilerinin gelişmesine, insani temasların artmasına ve daha yakın ekonomik ve ticari bağlara katkıda bulunacak.”
ALMANYA EN BÜYÜK TİCARET ORTAĞIMIZ
Almanya ile olan ticaretimize ilişkin de konuşan Zeytinoğlu şunları kaydetti: “Almanya, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olmaya devam ediyor. Almanya’ya ihracatımız, 2021 yılında yüzde 20,9 oranında artarak 19,3 milyar dolar oldu. Ülkemizin, Almanya’dan gerçekleştirdiği ithalat ise 2021 yılında %0,1 azalışla 21,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2021 yılında 41 milyar doları aşan ikili ticaret hacmimizin yeni işbirliklerimizle 50 milyar dolara ulaşacağına inanıyoruz. Bununla birlikte, Türkiye’de yabancı şirketlerin çoğunun Almanya kökenli olduğunu görüyoruz. İlimizde de aralarında; BASF, Siemens, Bosch, Bayer, Henkel, Knauf, Linde Gazgibi Almanya sermayeli büyük şirketler var.
ESKİYE DAYANAN İŞBİRLİĞİ SÖZ KONUSU
Alman şirketleri ile aramızda çok eskiye dayanan bir işbirliği söz konusu. Sürdürülebilirlik noktasında, her iki taraf için de tedarik zincirleri önemini korumaya devam ediyor. Her iki tarafa da katkı sağlayacak karşılıklı iş birliklerimizin ve yatırımların devamını diliyoruz. Ayrıca bu dönemde,enerji krizi nedeniyle Almanya’da üretilmesi zor olan ürünlerin geçici de olsa Türkiye’de üretilmesinin mümkün olduğunu da belirtmek isteriz. Avrupa’daki enerji krizi nedeniyle daralan üretime bağlı olarak yatırımlar, Türkiye’ye kaydırılabilir ve ülkemiz Avrupa’daki talebi karşılamakta destek olabilir. Etkinliğimize; 18 adet Alman, 95 adet Türk firma katılım sağladı. Toplam 210 adet iş görüşmesi yapılacak. Umarız firmalarımız başarılı işbirlikleri kurarlar.”
YARATICI VE ARAŞTIRMACI OLMALIYIZ
Ardından söz alan Federal Almanya Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Johannes Regenbrecht, “Burada olmaktan duydum memnuniyeti paylaşarak sözlerime başlamak istiyorum. Pandemiyle mücadele bize şunu gösterdi yaratıcı ve araştırmacı olmalıyız. Sonbahar ve kış aylarında enerji sorunu ve pandemi anlamında ne ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz. İşbirliğini geliştirmek için buradayız. Ayhan Bey, vize sorununa değindi. Başvurular çok arttı. Vize bürolarımız yoğun çalışıyor. İş seyahatleri için başvuruların vaktinde yapılması önemli, bir sorun varsa bizler yardımcı olmaya hazırız” diyerek etkinliğin iki ülke arasındaki ilişkilere katkı sağlayacağını ve yeni iş bağlantıları oluşturacağını söyledi.
KOCAELİ ALMAN EKONOMİSİ AÇISINDAN ÖNEMLİ
Federal Almanya Cumhuriyeti Büyükelçisi Jürgen Schulz de konuşmasında, “Bu toplantılara İstanbul’da başladık ve şimdi Türkiye’nin dört bir yanında yapıyoruz. Kocaeli ekonominin muazzam gücünün doğduğu bir şehir. Ticaret ve ekonomik değişim için sizleri cesaretlendirmek istiyoruz. Bugün burada Almanya ve İstanbul Başkonsolosluğu’ndan arkadaşlarımız sizlerin sorularına cevap verecek. Türkiye’de 7 bin 800 Alman şirketi bulunuyor. Kocaeli de Alman ekonomisi açısından önemli bir şehir. Çok sayında Alman şirketi buradan çalışmalarını gerçekleştiriyor. Türkiye’de sanayinin kalbi Kocaeli’de atar denir. Türkiye ve Almanya arasındaki olağanüstü çeşitli ilişkiler yüzyıllara dayanıyor. Türkiye’deki ticaret hacmimiz 40 milyar avroyu buldu. Artık Türk iş insanları Almanya’ya yatırım yapıyor” dedi.
SANAYİNİN BAŞKENTİ KOCAELİ
Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın da, siyasilerin ve kamu yöneticilerinin görevinin iş iklimini kolaylaştırmak olduğunu belirterek Kocaeli’de bir iş insanına lazım olan her şeyin olduğunu söyleyerek, “Yetişmiş insan kaynağı, lojistik, üniversitesi, teknoparkı her şey Kocaeli’de var. Türkiye’nin sanayisinin kalbi sadece Kocaeli’de atmıyor, Kocaeli sanayinin başkenti durumda. Almanya ile ortaklıkta Kocaeli dördüncü il. Bizler daha iyi çalışma için buradayız. Kocaeli’de iş yapan iş insanlarının daha iyi koşullarda iş yapması için tüm imkanları seferber etmeye hazırız. Kocaeli aynı zamanda bilişim açısından da en önemli illerden biri. Sanayinin başkenti dışında aynı zamanda bilişimin de merkezi. Kocaeli’de turizm açısından da büyük bir gelişme var. Sağlık, doğa ve spor turizmi açısından inanılmaz imkanlar sunuyor Kocaeli. Küresel ısınma da şunu gösteriyor ki bizler dünya insanları olarak iş birliklerini büyütmeli ve birlikte çalışmak zorundayız. Yeniden düşünmek ve birlikte hareket etmek zorundayız” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’NİN ÖNEMLİ ORTAĞI
Son konuşmayı gerçekleştire ve Almanya’nın Türkiye’nin en önemli kültürel ve ekonomik ortaklarından biri olduğunu söyleyen Vali Seddar Yavuz, “Türkiye yenilikçi ve kendini aşan projelerin yapılmasında büyük öneme sahip. Kocaeli 270 bin çalışanı ile Türkiye’nin lokomotifidir. Türkiye’nin ihracattaki başarısında ikinci il Kocaeli’dir. Bu programla sadece sanayi değil kültürel ve ekonomik açıdan yeni kapıların açılmasını diliyorum. Vizeler konusundaki sıkıntıların bir an önce çözülmesini istiyoruz. İlimizin stratejik konumu nedeniyle yerli ve yabancı yatırımcılar için her türlü kolaylığı sağlıyoruz” diye konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından iş potansiyellerine ilişkin sunumlar yapıldı ve ardından ikili iş görüşmeleri gerçekleşti.