AB Yüzde 20'lik Yeni Hedef Koydu" diyen Zeytinoğlu GSMH İçinde Sanayinin Ağırlığını Arttırmalıyız

1 Kasım seçimlerinin Türkiye adına hayırlı olmasını dileyen Başkan Zeytinoğlu, halkın istikrarı tercih ettiğine dikkat çekerek TBMM’ye giren tüm partileri demokratik olgunluklarından dolayı kutladı.

Bundan sonra seçim atmosferinin bir an önce geride bırakılarak asıl gündem olması gereken ekonomiye yönelmek gerektiğini vurgulayan Başkan Zeytinoğlu “Hızla yolumuza devam etmek zorundayız. Her zaman söylediğimiz gibi çıpamız Avrupa Birliği olmalıdır. Bundan sonra  2019’a kadar seçimin olmayacağı  tek partili bir dönem yaşanacak. Bu dönemde istikrar ortamını sağlayacak bir sonuç elde edildi. Bu ortamı iyi değerlendirerek bir an önce bekleyen ve planlanan reformlara işlerlik kazandırarak, ekonomide uzun zamandır istediğimiz sıçramayı yapabilmeliyiz.” şeklinde konuştu.

AB’nin GSMH içinde sanayinin payını artırmak için yeni bir hedef koyduğunu hatırlatan Başkan Zeytinoğlu, Türkiye’nin de 2023 hedeflerine ek olarak benzer bir programı uygulamaya koyması gerektiğini ifade ederek bu amaçla hükümete çağrıda bulundu.

Başkan Zeytinoğlu genel ekonomik gelişmelerle gündemdeki konuları şöyle değerlendirdi:

-AB’NİN YENİ ÇITASI

Avrupa Birliği’nin 2020 yılında GSYH’daki sanayinin payını yüzde 20’ye çıkarmak hedefi var.

Hizmetler sektöründe bu denli gelişmiş olan Avrupa Birliği ekonomisi gelecek dönemde sanayiye yönelmeye çalışıyor.

AB dünyada tekrar global bir ekonomik lider olabilmek için; 2020’ye GSYH’daki sanayinin payını (cari fiyatlarla) yüzde 16’dan yüzde 20’ye çıkarmak istiyor. AB büyüme ve istihdamın yeniden başlatılmasında, endüstriyel rekabetin hayati önem taşıdığını düşünüyor.

Birleşmiş Milletlerin istatistiklerine göre AB’nde imalat sanayinin (2013-dolar bazında ve cari fiyatlarla) oranı yüzde 14,2 düzeyinde.

Birleşmiş Milletlerin istatistiklerine göre (2013 yılı-USD bazında) AB’nin en rekabetçi ülkelerinde imalat sanayinin oranı; Almanya’da yüzde 20 olmasına karşın Hollanda, Finlandiya, İsveç, İngiltere, Norveç, Danimarka, Belçika ve Lüksemburg’da daha düşük oranlarda.

AB dışındaki diğer gelişmiş ülkelere bakacak olursak bu oran Çin’de yüzde 29,9, G. Kore’de yüzde 28,4, Malezya’da yüzde 23,9, Endonezya’da 23,7, Japonya’da 18,7, İsviçre’de yüzde 18,1.

Türkiye’de ise bu oran yüzde 15,3 düzeyinde.

Bu tablodan; son yıllarda en hızlı büyüyen ülkelerin ekonomilerinde sanayinin payının yüzde 20’nin üzerinde olduğunu görüyoruz.

Biz yeni kurulacak Hükümetten; bu hedefin ülkemizin de Orta Vadeli Hedefleri içerinde yerleştirilmesini istiyoruz.

Bunun için;

*Rekabetçiliğimizi daha üst sıralara taşıyacak sanayide yenilik yapacak teşvik mekanizmaları geliştirmemiz, Altyapı yatırımlarını geliştirmemiz, Kalifiye işgücünü artıracak eğitim alt yapımızı geliştirmemiz, Dış pazarlara erişimi kolaylaştırmamız gerekiyor.

-YAPISAL REFORMLAR GEREKLİ

Bu hedefe ulaşmak için yapısal reformlara ihtiyaç var. Ama biz sanayicilerin de çabası ve önümüze konan fırsatları değerlendirmesi gerekiyor. Hükümetimizin “80 milyon Euro’luk UFUK 2020” programından hedef olarak koyduğu en az 1 milyon Euro’yu geri almamız gerekiyor.

UFUK 2020 kapsamında 3 temel öncelik belirlenmiştir:

1- Bilimde mükemmeliyet

2- Endüstriyel Liderlik

3- Toplumsal sorunlar

Endüstriyel Liderlik ise programı; özellikle KOBİ’lere yönelik ayağını oluşturmaktadır ve 3 bileşene sahiptir:

1- Kolaylaştırıcı ve Endüstriyel Teknolojilerde Liderlik

2- Risk Finansmanına Erişim ve

3- KOBİ’lerde Yenilik

UFUK 2020 kapsamında bu fonlardan faydalanmanın yolu; KOBİ’lerimizin AB standartlarında proje yazabilmeleridir.

Bu kapsamda AB Bilgi Merkezimizin KOBİ Haftası etkinliği olarak “HORİZON 2020 Programı KOBİ Aracı Özelinde AB Programları Proje Hazırlama Uygulamalı Eğitimi” organize ettik.

19-20 Kasım 2015 tarihlerinde 2 tam gün olarak gerçekleştireceğimiz eğitimi “HORİZON 2020” konusunda farkındalığı arttırmak ve bölgemizde daha fazla proje çıktısı sağlayabilmek amacıyla düzenliyoruz.

KOBİ’lerimiz başvurusunu Odamızın web sayfandaki Eğitim-Seminer Başvuruları bölümünden alıyoruz.

-MESLEKİ EĞİTİMİN KALİTESİ

Ülkemizde işsizlik hala en temel sorun olarak karşımıza çıkıyor. Diğer taraftan sanayi kuruluşlarımızın ara eleman ihtiyacını karşılamada yaşadıkları sorunları da biliyoruz. Kocaeli’nde artan istihdama rağmen meslek okullarının bu talebi karşılayamamasından endişe ediyoruz. Bu kapsamda mesleksiz gençlerimizi meslek edindirmeye yönelik ulusal boyutta yürütülen UMEM projesinin de bu beklentiyi karşılamadığını biliyoruz.Yıllardır burada yapısal bir sorun olduğunu dile getirip duruyoruz.

Bu konu bizi bilimsel bir çalışma yapmaya itti ve 24’üncü Meslek Komitemizin işbirliği ile bu sorunların nedenlerini belirleyebilmek için bir araştırma yapmaya karar verdik.

İlk olarak; ülkemiz ve dünya ülkeleri ile orta mesleki eğitimde öğrenim gören öğrenci dağılımlarını karşılaştırdık.

Sonuç bize Türkiye ile OECD ülkeleri ortalamasının mesleki eğitim düzeyinin nicelik olarak yakın bir düzeyde olduğunu gösteriyor. Ancak biliyoruz ki Türkiye’de mesleki alanlara turizm, ticaret, sanat ve din eğitimi de dahil edilmektedir.

-TORİNO İLE KOCAELİ ÇOK BENZER

Bu kez Kocaeli’yi, İtalya’nın bir şehri olan Torino ile mesleki eğitimdeki öğrenci dağılımları ve sadece imalata yönelik olan mesleki eğitimdeki öğrenci dağılımları ile karşılaştırdık.

Neden Torino örneğini aldık? Çünkü Torino Kocaeli’ne oldukça benzeyen bir kent. İtalya’nın kuzey batısında yer alıyor. Kocaeli gibi nüfusu 1,5 milyonu aşmış. İtalya’nın ikinci büyük sanayi şehri. İtalyan motorlu taşıt üretiminin yüzde 35’ini karşılayan FİAT Fabrikasına ev sahipliği yapıyor. Ve Kocaeli’nin sektörel yapılanmasına benzer şekilde Torino da; otomotiv, kimya, metal, kauçuk, uçak sektörlerinde gelişmiş bir kent

-TORİNO’NUN GERİSİNDEYİZ

Torino’da mesleki eğitimdeki öğrenci dağılımı yüzde 74,44 ve sadece imalata yönelik mesleki eğitimdeki öğrenci dağılımı yüzde 44,8 iken; Kocaeli’nde mesleki eğitimdeki öğrenci dağılımı yüzde 53,2 ve sadece imalata yönelik mesleki eğitimdeki öğrenci dağılımı ise yüzde 21,2  olarak karşımıza çıkıyor.

Kocaeli’nin sadece imalata yönelik alanlardaki mesleki eğitim düzeyinin Torino’nun çok geride kaldığı görüyoruz.

Öte yandan; İlimizin ve seçilmiş bazı illerin imalata yönelik mesleki ve teknik eğitim kapasitelerini inceledik. Kocaeli’nin alanlara göre mesleki ve teknik ortaöğretim öğrenci dağılımına bakıldığında; Genel orta öğretim yüzde 46 (İller ortalaması %45),  Doğrudan imalata yönelik alanlar yüzde 9 (İller ortalaması yüzde 8), İmalatı destekleyen alanlar yüzde 13 (İller ortalaması yüzde 10), diğer mesleki ve teknik alanlar yüzde 32, (İller ortalaması %37) olduğunu belirledik.

Bu tablolardan da; Türkiye imalat sanayinin yüzde 13’ünü üreten İlimizin doğrudan imalata yönelik alandaki öğrenci sayısının, ülkemizdeki benzer illerin ortalamasından bir farklılık göstermediğini ve ayrışmadığını gördük.

Benzer karşılaştırmayı Torino ile yaptığımızda ise Kocaeli’nin Torino kentinin çok gerisinde kaldığını gördük.

*Bilimsel mesleki alanlar yüzde 37,  Doğrudan imalata yönelik alanlar  yüzde 17, İmalatı destekleyen alanlar yüzde 27, Diğer mesleki ve teknik alanlar  yüzde 5, Genel orta öğretim  yüzde 14 olarak görülmektedir.

Bir de son 5 senedeki trendleri görmek istedik. Buradan; İlimizde imalat alanlarında öğrenci sayısının giderek azaldığını gördük. Üstelik Kocaeli’ndeki istihdam oranı her sene artarken…

Ayrıca öğrencilerin mezuniyet oranları incelendiğinde, mezun olma oranının düşük olduğunu gördük.

Diğer taraftan, meslek liselerinin öğretmenleri, öğrencileri, veliler, sanayiciler, kursiyerlerle sahada yaptığımız alan araştırmasında ve anket çalışmalarında;

*Mesleki ve teknik eğitimin imajının olumsuz olduğunu,

*Öğrencilerin yetkinlik ve yeterlilik kapasitelerindeki yetersizliği,

*Öğretmenlerin gelişen ve değişen teknolojiye uyum sağlayamadıklarını,

*Meslek liselerimizin fiziki alt yapılarının yetersizliği ve

*Mesleki eğitimin en önemli ayağı olan staj programlarının çoğunlukla amacına uygun gerçekleştirilemediğini belirledik.

*Ayrıca; Proje kapsamında UMEM kursları nitelik ve nicelik olarak inceledik. UMEM kursiyerleri ile yapılan görüşmelerde; kursiyerlerin mesleki farkındalıklarının diğer eğitim alanlarına göre daha yüksek olduğunu, ancak katılımcıların kurs sonrası kendilerinin yüksek nitelikli meslek elemanı algısına sahip olduklarını gördük.

Yani UMEM projesi ile meslek edinen kişilerin bu algıdan dolayı sürdürülebilir bir şekilde istihdam edilemediklerini tespit ettik. Öğrenci sayısındaki yetersizlik ve istihdam ihtiyacındaki yükseklik göz önünde bulundurulduğunda; imalat sektörüne yönelik meslek lisesi öğrenci sayılarının artırılması gerekliliği açık ve net olarak görülmektedir.

Bunun sağlanabilmesi öncelikle meslek liselerinin algısının güçlendirilmesi ve tekrar tercih edilir hale getirilmesi gerekmektedir.

-ÖNERİLER

Bu kapsamda bazı öneriler geliştirdik;

*Mesleki eğitim için öğrencilerin seçiminde; TEOG sınavından sonra imalata dönük alanlar için el becerisi, yetenek, fiziki dayanıklılık gibi ölçümlerin de yapılabileceği sınav sisteminin geliştirilmesi öneriyoruz.

*Öğretmenlerin kendilerini gelişmelere uygun olarak güncellemeleri için; sektör işbirliği kapsamında verilecek hizmet içi eğitimler olumlu katkı sağlayacaktır.

*İşletmeler ve okul yönetimlerinin işbirliği ve odalar ile staj kapsamının daha verimli hale getirilmesi gerekmektedir.

*Öğrenci kalitesinin ve yetkinliğinin artırılması için; okul atölyelerinde kullanılan makine, araç, gereç ve ekipmanların günümüz teknolojisine uygunlaştırılması ve sektördeki gelişmelere paralel olarak güncellenmesi önerilmektedir.

*Meslek edindirme kurslarında (UMEM), iş hayatına yönelik kişisel gelişim, iş hukuku, meslek etiği, iş ahlakı, kariyer planlama gibi eğitimlere ağırlık verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.