- KOCAELİ SANAYİ ODASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI AYHAN ZEYTİNOĞLU
İklim Yasası’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte Türkiye yeşil dönüşüm anlamında hızlı adımlar atmaya başlayacaktır.
Dönüşüm sırasında kamu ile sivil toplum kuruluşlarının işbirliğinin artırılmasına ihtiyaç olduğuna dikkat çekmek isterim. Türkiye Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) vergisinden Çin ve Rusya’dan sonra en fazla etkilenecek üçüncü ülke. Yapılan araştırmalara göre her dört firmadan sadece biri bu uyuma hazır. İyi bir yol haritası ve disiplinli bir çalışma ile hızlanmamız gerekiyor. Ağırlıklı olarak ihracat pazarı olan Avrupa ile çalıştığımız için sanayinin uyumu son derece önemli.
Yenilenebilir kaynaklara geçişin hızlandırılması, fosil yakıtlardan çıkış, organik tarımın payının artırılması, hidrojen bazlı yakıtların geliştirilmesi, karbon tutma teknolojileri, çevre dostu binalar, düşük karbonlu ulaşım gibi birçok farklı alanda çalışmak gerekiyor.
Türkiye’ye has bir karbon emisyon borsası oluşturulması hazırlıkları sürüyor. Buradan sağlanacak gelirin Avrupa’ya ihracat yapan kuruluşların yeni düzene uyum sağlamaları için desteklenmesinde kullanılması gerekiyor.
-İKLİM YASASI SÜRECİ
İklim Yasası’nın Türkiye’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum çabaları açısından genel çerçeveyi oluşturduğunu hatırlatmak isterim. Yasanın yürürlüğe girmesinin ardından gelişecek süreci şöyle özetleyebiliriz:
“İklim Yasası’nın uygulanmasına başlanmasına paralel olarak;
-Türkiye Yeşil Taksonomisi kurulacak.
-Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması uygulanacak.
-Ulusal ve Yerel Eylem Planları hazırlanacak.
-İklim değişikliği müfredatlara eklenecek.
-Afetlere karşı erken uyarı sistemleri geliştirilecek.
-Su ve arazi yönetimi güçlendirilecek.
-Emisyon Ticaret Sistemi yürürlüğe girecek.
Bu süreçlerin hayata geçirilmesinde, her aşamada sivil toplum ve iş dünyasının görüşlerinin alınmasının yeşil dönüşümün sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi açısından gerekli olduğunu düşünüyoruz.
Yasa, AB’nin 2005’ten bu yana yürütmekte olduğu Emisyon Ticaret Sistemi’ne uyumlu bir Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) oluşturulması için temel ilkeleri ve uygulamayı belirliyor.
Türkiye gibi AB adayı ve Gümrük Birliği ortağı olan ve ihracatının yüzde 42’sini AB pazarına yapan bir ülke olarak geç kalmış durumdayız.
Özellikle geri kalan KOBİ’lerin de bu sürece zorlu koşullar altında hazırlanabilmesi temel önceliğimiz olmalı.
AB’nin altı sektörde (çelik, alüminyum, çimento, gübre, hidrojen ve elektrik) karbon ayak izi üzerinden uygulamaya başladığı Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, sanayiciler için ek maliyetler oluşturuyor.
Karbon ayak izini azaltmak için yeşil teknolojilere geçmek, emisyonları azaltmak için ciddi tedbirler almak gerekiyor.
ETS kapsamındaki tahsisat satışı ve uygulanan para cezalarından elde edilecek gelirlerin Türkiye’nin yeşil dönüşümü için özelikle sanayi tesislerine yönelik teşviklere aktarılması büyük önem taşıyor.
-AB TARAFINDA YEŞİL MUTABAKAT GELİŞMELERİ
Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) ile ilgili olarak AB tarafında da yeni gelişmeler olduğunu belirtmek isterim.
-Yenilenebilir enerjiye teşviklerde artış var. (AB Uygun Fiyatlı Enerji Eylem Planı)
-SKDM’de geçiş döneminin sona ermekte olduğunu ve 1 Ocak 2026 itibarıyla mali boyutuyla da uygulamaya geçeceğini görüyoruz.
-18 Haziranda 50 tonun altındaki ürünlerin AB’ye ithalatının SKDM kapsamı dışında bırakılması hususunda anlaşma sağlandı.
-SKDM’nin yeniden gözden geçirilmesi kapsamında, kamuya açık bir danışma süreci başlatıldı.
-AB’nin Temiz Sanayi Mutabakatı ile temiz teknoloji sektörleri öne çıkıyor.
Döngüsellik için atıkların girdi olarak kullanımı ve kritik hammaddelerin geri kazanımı geliştiriliyor.
-YATIRIM TEŞVİK SİSTEMİ DEĞİŞTİ
Bildiğiniz üzere; Yeni Yatırım Teşvik Sistemi ile ilgili Kanun 30 Mayıs’ta ve Tebliğ de 21 Haziran’da yürürlüğe girdi. Ana hatlarıyla yeni yatırım teşvikleri 3 ana başlıkta toplanmış.
- Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi (Proje bazlı olup, komite kararı gerektiriyor.)
– Teknoloji hamlesi (tematik çağrı olup proje bazlıdır)
– Yerel kalkınma hamlesi (il bazlı projelere dayalıdır)
– Stratejik hamle (kriter esaslı ve Kalkınma Bankaları onaylı projeler içindir)
- Sektörel Teşvik Sistemi (Bu başlıkta yer alan yatırımlar doğrudan destek unsurlarından yararlandırılıyor, proje bazlı değerlendirme gerektirmiyor.)
– Öncelikli yatırımlar
– Hedef yatırımlar
- Bölgesel Teşvikler (Bu destekler hem projeye ve hem de coğrafi konuma dayandırılıyor.)
– Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği
– Sigorta Primi Desteği (sadece 6. bölge için özel destek)
*Asgari sabit yatırım tutarı ayrıca belirtilmeyen yatırımların 1 ve 2’nci bölgelerde en az 12 milyon lira, diğer bölgelerde ise 6 milyon lira olması gerekiyor.
*Yatırım destek unsurları öncekiler ile aynı.
*Sadece “makine desteği” yeni bir destek unsuru olarak dikkat çekiyor. Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi kapsamında desteklenen 2 milyon liranın üzerindeki makine ve teçhizat bedelinin yüzde 25’inin kamu bütçesinden karşılanması şeklinde formüle edilmiş.
*Vergi indirimi, teşvik programları için yüzde 60 olarak sabitlenmiş ve yatırıma katkı tutarı üst sınırı da yüzde 80’den yüzde 50’ye düşürülmüş.
*Uluslararası rekabet gücünün artırılması adına yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm hedeflerinin benimsenmesi önemli ve anlamlı.
SON EKONOMİK GELİŞMELER
Son güncel ekonomik gelişmelere de değinerek devam etmek istiyorum: “Merkez Bankası’nın faiz indiriminin genel olarak sanayiciler tarafından beklendiğini, finansa erişimin maliyetinin düşmesi gerektiğini belirterek TOBB ve KGF tarafından uygulamaya konulan Nefes Kredisi’nin başladığını, yüzde 37-38 bandındaki faiz oranları ile uygulamanın KOBİ’ler için önem taşıdığını vurgulamak istiyorum. “Bu adımı son derece değerli buluyorum.
En büyük ticaret pazarımız olan AB ülkelerine yaptığımız ihracat artışlarını olumlu bulmakla beraber artarak devam etmesini temenni ediyoruz. Ayrıca, Ortadoğu ülkelerine yaptığımız ihracat artışlarının da olumlu etkisinin devam ettiğini söyleyebiliriz. Haziran ayı enflasyonu beklentilerimizin altında kaldı. Bunu fiyat istikrarı açısından olumlu buluyoruz. Ancak, üretici fiyatlarında son iki aydır görülen yıllık artışların; maliyet kaynaklı enflasyonun yükseldiğine işaret ettiğini görüyoruz. Bu eğilim, önümüzdeki aylarda tüketici fiyatlarını da yukarı yönlü etkileyebilir.
Diğer taraftan; 2 Temmuz itibari ile doğalgazda; konutlarda yüzde 24,6, sanayide yüzde 7,86’lık zam yapıldı. Yapılan bu zammın enflasyona olumsuz yansıyacağını biliyoruz. Bu artış ürün maliyetlerimizi yükselteceğinden hemen olmasa da zaman içerisinde fiyatlarımıza da yansıyacaktır.
-Sınai mülkiyet bilinci için daha çok çaba göstermeliyiz
Patent marka, faydalı model ve tasarım başvurularının ülkemizde yıllar içinde artış gösterdiğini memnuniyetle gözlemliyoruz. Fakat verilere baktığımızda Kocaeli olarak halen istediğimiz konumda olmadığımızı görüyoruz.
2024 yılı il sıralamalarında; *Patent başvurularında 3. (İstanbul/Ankara/Kocaeli/Bursa/İzmir) *Marka başvurularında 8. (İstanbul/Ankara/İzmir/Bursa/Antalya/Konya/Gaziantep/Kocaeli) *Faydalı Modelde 6. (İstanbul/Ankara/Bursa/Konya/İzmir/Kocaeli) *Tasarımda ise 9. il olarak yer alıyoruz. (İstanbul/Bursa/Kayseri/Ankara/Konya/İzmir/Gaziantep/Kahramanmaraş/Kocaeli)
Kocaeli’nin sanayi ve teknoloji alanında gösterdiği güçlü gelişime rağmen, sınai mülkiyet başvurularımızın bu potansiyeli tam olarak yansıttığını söylemek güç. İlimizdeki Ar-Ge ve tasarım merkezleri ve teknoloji geliştirme bölgeleri hızla artarken; başvuru sayılarımızın da buna paralel yükselmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu süreci hızlandırabileceğimize inanıyoruz. Oda olarak ilimizde fikri mülkiyet bilincinin yaygınlaşması için bilgilendirme ve farkındalık faaliyetlerine hız vermemiz gerekiyor.