"Görüşmelere iyi hazırlanmalıyız" mesajı veren KSO Başkanı Ayhan Zeytinoğlu: "Gümrük Birliği güncellemesi orta gelir tuzağından çıkış için fırsat olacak"

KSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Türkiye’nin ‘orta gelir’ tuzağından kurtulması için Gümrük Birliği güncellemesinin en büyük fırsat olduğunu söyledi.

Gümrük Birliği’nin hizmet sektörlerini ve tarım ürünlerini kapsayacak şekilde genişletilmesinin,Türkiye’nin toplam ticaretini artıracağı gibi, daha etkin tarımsal dönüşüm gerçekleştirmesini sağlayacağını söyleyen Ayhan Zeytinoğlu Gümrük Birliği güncellemesinin aynı zamanda  Türkiye’nin hizmet sektöründe rekabet edebilirliğinin geliştirilmesi açısından da büyük fayda sağlayacağına dikkat çekti.

2017’de başlayacak görüşmelerin bu nedenle Türkiye ekonomisi açısından büyük önem taşıdığına dikkat çeken Ayhan Zeytinoğlu tarımın serbest dolaşımına yönelik olarak atılacak adımların Türkiye’ye yaklaşık 12 milyar dolarlık kaynak girişi sağlayacağına ilişkin hesaplamalar yapıldığını açıkladı.

“Bu süreçte hizmet ve tarım sektörlerini, kamu alımlarını içerecek daha kapsamlı bir yeni nesil ticaret anlaşmasının yapılması söz konusu. Bu sürecin Türk ekonomisine olumlu katkısının olacağını ve gayri safi hasılayı önemli ölçüde artıracağını düşünüyoruz. ” değerlendirmesini yapan Ayhan Zeytinoğlu bu süreç tamamlandığında Türkiye’nin siyasi ayakları eksik olsa da ‘tam üye’ konumunda olacağını söyledi.

Türkiye’nin Gümrük Birliği’nin başladığı 1996’dan sonra sanayi ürünleri ihracatına yoğunlaştığını hatırlatan Ayhan Zeytinoğlu, 2005’de tam üyelik başvurusu ile birlikte Türkiye’ye yabancı sermaye girişinde ciddi bir sıçrama olduğunu söyledi. Bu süreçte Türkiye’de milli gelirin 4 bin dolarlardan 10 bin dolara çıktığına işaret eden Ayhan Zeytinoğlu  İspanya ve Polonya’nın 20 ve 10 yıllık süreçlerde milli gelirlerinde yüzde 70-80 artış olduğunu ifade etti.

Gümrük Birliği sürecinde özellikle otomotiv sektörüne dikkat çeken Ayhan Zeytinoğlu,”Bu sektörün sıkıntı yaşaması beklenirken, Türkiye otomotivde bölgesel bir merkez haline dönüştü. Bu nedenle tarım ve hizmetler sektörü de anlaşma kapsamına girdiğinde bu alanlarda da Türkiye en önemli tedarikçiler arasına girecek.” değerlendirmesini yaptı.

Zeytinoğlu, güncellenme sürecinde, Türkiye’nin karar alma süreçlerine katılması ve uzlaşmazlıkların çözümü mekanizmalarının oluşturulması gereğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu.

“Türkiye’nin AB iç pazarına erişimini derinleştirecek bu süreçte AB’nin ortak ticaret politikası, serbest dolaşım kuralları, üretim standartları, ortak tarım politikası gibi birçok AB politikasının uygulayıcısı konumuna geleceğiz. Bu durumu ‘üyelik dışında her şey’ olarak tanımlayabiliriz. AB politikalarından doğrudan etkilenirken bu politikaların karar alma sürecinde yer almamamız kabul edilemez. En azından ortak ticaret politikasının belirlenme sürecinde Türkiye’nin yer alması, ilgili komitelere katılması gerekir.”

Türkiye’nin AB ile ilişkisinin yakınlaştığı dönemlerde yabancı sermaye açısından da en verimli dönemleri yaşadığına dikkat çeken Ayhan Zeytinoğlu 2005 yılını örnek vererek  AB ile ilişkilerin en sıcak olduğu dönemlerde Türkiye’ye gelen yabancı sermayenin de pik yaptığını söyleyerek bu sürecin yabancı sermaye ilgisi bakımından da fırsatlar sağlayacağını anlattı.

Ayhan Zeytinoğlu; “Avrupa Birliği hedefleri için derecelendirme kuruluşlarının notlarına çok itibar etmeden, önümüze bakmalı, reformlara devam etmeliyiz.” şeklinde konuştu.

Zeytinoğlu, Gümrük Birliği’nin tam anlamıyla etkin işleyişine sekte vuran bazı sorunların da görüşmeler sırasında masaya yatırılacağını hatırlatarak Gümrük Birliği’nin yeni alanlara genişletilmesinin Türkiye-AB ticaretinin ve yatırım ilişkilerinin gelişmesi potansiyelini barındırdığını söyledi.

Zeytinoğlu, güncel ekonomik gelişmelere ilişkin olarak da değerlendirmelerde bulundu:

-Üçüncü çeyreğin son verisini aldık

Eylül ayı sanayi üretimi yıllık yüzde 3,1 ve aylık yüzde 3,8 azaldı. Eylül ayı hain kalkınmanın en fazla hissedildiği ay olduğu için böyle bir gerileme yaşandığını düşünüyoruz. Ekim ayından itibaren canlanma bekliyoruz. İhracat rakamları buna işaret ediyor.

Memnun etmeyen bir gelişme olarak; üçüncü çeyrekte sanayi üretimindeki büyümenin ortalama yüzde 1,9 azaldığını gözlemliyoruz.

Dolayısıyla üçüncü çeyrek GSYİH’daki büyüme oranımızın yüzde 1-1,5 arası olabileceğini düşünüyoruz.

Ancak gelen verilerden, yılın son çeyreğindeki büyüme oranımızın daha iyi olabileceğine yönelik ümidimiz var.

-Sanayinin kapasite kullanımı

Kapasite kullanım oranı ekim ayında yüzde 76,4 olarak geçen yıldan 0,9 puan fazla gerçekleşti.

Sektörlere göre baktığımızda; otomotiv sanayinin, ağaç ürünleri, kağıt ürünleri ve elektrikli techizat imalatı sektörlerinde hem geçen yıla, hem de bir önceki aya göre kapasitelerinin yükseldiğini görüyoruz.

Kapasiteler yılın ilk üç çeyreğinde sırasıyla; yüzde 74,2, yüzde 75,7 ve yüzde 75,8 oldu. Küçük bir artışa rağmen yatay seyir devam ediyor. Son çeyrekte yüzde 76’nın üzerine çıkmasını temenni ediyoruz.

Kapasitelerdeki bu durum bize; yeni yatırımları düşünmekten öte mevcut tesislerdeki mevcut yatırımlarda üretkenliği artırmamız gerektiğini gösteriyor.

-Enflasyon

Ekim ayında TÜFE yıllık yüzde 7,16, aylık yüzde 1,44, ÜFE yıllık yüzde 2,84, aylık yüzde 0,84 olarak gerçekleşti.

Ekim ayında enflasyonun baz etkisi ile düşeceğini bekliyorduk. Bir sonraki ayda hem TÜFE, hem ÜFE’de artış bekliyoruz.

Üretici Fiyat Endeksine bakıldığında ekim ayında da en büyük artışın yüzde 9,83 ile kok ve rafine petrol ürünlerinde gerçekleştiğini görüyoruz.

Dövizdeki hızlı artış, hem ÜFE’de, hem de TÜFE’de hızlı yükselişe neden olabilir.

Petrol ürünleri fiyatları ve döviz kurlarındaki hareketliliğin etkili olduğunu ve önümüzdeki aylarda da belirleyici olacağını tahmin ediyoruz.

-İhracat

Ekim ihracatı 12,9 milyar dolar olarak gerçekleşti. İhracat geçen yıla göre gerilemiş olsa da, mevcut konjonktürde bizleri sevindirdi. Bu yılın en yüksek tutarda gerçekleşen ihracat rakamına ulaştık.

Döviz fiyatlarının artıyor olması ihracatçıyı teşvik edici niteliktedir. Bu vesileyle umarız ihracattaki ivmelenme süreklilik kazanır.

Orta Vadeli Programda hedeflenen 143,1 milyar dolar ihracata ulaşmak için, son iki ayda 13 milyar doları yakalamamız gerekiyor.

Programda hedeflenen ihracata ulaşabileceğimizi düşünüyoruz.

-Cari açık

Eylül ayında 1,68 milyar dolar cari açık verdik. Geçen yılın aynı döneminde 167 milyon dolar fazla vermiştik.

Yıllık cari açığımız ise 32,4 milyar dolar ile son üç aydır yükseliş trendine girdi. Dış ticaret açığının artmasından ve turizm gelirlerinin geçen yıla kıyasla önemli oranda gerilemiş olmasından bu yükselişi yaşadık.

Ocak-Eylül dönemi cari açığımız 24,8 milyar dolar. Bu hedefe ulaşabilmemiz için son üç ayda maksimum 6,5 milyar dolar açık vermemiz gerekiyor. Genellikle aralık ayında yılın en yüksek ithalatı yapıldığından dış ticaret açığımız da yükseliyor.

Diğer taraftan dövizdeki yükselişin ihracatta canlandırıcı etkisi olacağını bekliyoruz.

Tüm bu gelişmelere rağmen, Hükümetimizin OVP’de öngördüğü 2016 sonu için 31,3 milyar dolarlık cari açığın, bir miktar aşılacağını şimdiden öngörüyoruz.

-Reel efektif döviz kuru

Reel efektif döviz kuru ekim ayında 98,51 olarak gerçekleşti. Ekim ayında ortalama dolar kuru 3,1024 TL, bugün ise 3,26 TL seviyesinde.

Bugünkü dolar kurunu dikkate aldığımızda reel efektif kurun 95’e yaklaştığını tahmin ediyoruz. Dolayısıyla TL’nin nominal değer kaybı, öte yandan ciddi reel kaybı söz konusudur. Bunun ihracatı motive edici olması beklentimizdir. Reel efektif kurun 100 olması halinde 1 doların 3,05 olacağını düşünüyoruz.

-Kredi notu

Standard&Poors Türkiye’nin uzun vadeli yabancı para cinsinden kredi notu görünümünü ‘negatif’ten ‘durağan’a yükseltti.

15 Temmuz darbe girişiminin hemen arkasından yapılan açıklamayı aceleci ve dolayısıyla siyasi bularak eleştirmiştik.

S&P’dan doğru değerlendirme geldi. Bir önceki kararının hatalı olduğunu anladı.

Diğer derecelendirme kuruluşlarının da değerlendirmesinde Türkiye’nin hak ettiği notu almasını bekliyoruz.

-Kocaeli’de işsizlik

İlimiz işgücü göstergelerine baktığımızda eylül ayı itibariyle; 46 bin 125 iş açığı, 54 bin 211 iş arayan var. İşe yerleştirilen kişi sayısı ise 18 bin 729 kişi.

Eleman talebi var. Ama mevcut işgücü sanayinin beklentisine uygun değil.

İş arayanları büyük kısmının vasıfsız olduğu görüyoruz.

Mesleki eğitim olmadan işsizlik sorununu çözemeyiz.

Kocaeli’nin dış ticaret verileri ise yüzde 10,8 artışla  1,6 milyar dolarlık ihracat, şüsre 5,5 artışla 3,6 milyar dolarlık ithalat olarak gerçekleşti.

Bu arada Kocaeli Gümrüklerinden aldığımız dış ticaret verilerinin hesaplanmasında bir hata olabileceğine rakamların düşük göründüğüne dikkat çekmiştik.

Bizim bu talebimiz üzerine bir inceleme yapıldı. Sorgu yapılan programlarda zamana göre farklılıklar olduğu belirlendi. Bu kapsamda rakamlarla ilgili bir güncelleme yapılarak, hesaplama yöntemi yeniden düzenlendi. Rakamlar güncellenince yükseldi.

Konuyla ilgili olarak Gümrük Müdürlüğümüz ilgili Bakanlık nezdinde de girişimlerde bulunacak. Bunun TUİK tarafından açıklanan İlimiz dış ticaret göstergelerinde de yansımasını görebileceğiz.