Rekabetçi kur düzeyinin istikrarını yakından takip etmeliyiz

5 Nisan 2022

KSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI AYHAN ZEYTİNOĞLU

Cari dengenin fazla vermesi için ihracat önemli. Son dönemde rekorlar kırılan ihracatta rekabetçi kur avantajının yitirilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Merkez Bankası verilerine göre ÜFE bazlı reel kur endeksi artış eğiliminde. Endeks aralık 2021’e göre şubat 2022’de 10 puanlık artışla 75,18’e çıktı. Bu artış hızı ve seviye rekabetçi kur seviyesi açısından izlenmesi gereken bir durum. Üreticiler olarak rekabetçi kuru savunurken, kurdan kazanmak gibi bir beklentimiz yoktur. Rekabetçi kur olsun; ancak hızla artan veya düşen bir kur değil, öngörülebilir olsun. Esas olan; malımızı üretelim, ürettiğimiz ürünü belirli bir kârla satıp devamlı üretimle kazanalım.

RUSYA-UKRAYNA KRİZİ

Rusya-Ukrayna krizi, salgının yıprattığı küresel ekonomide yeni riskler yaratmaya devam ediyor.

Rusya ve Ukrayna’nın savaşa girmesi, ülkemizde de; dış ticaret, turizm, enerji ve tarım gibi birçok alanı bir arada etkilemeye başladı. Savaş uzadıkça enflasyonla birlikte emtia şoklarının daha da derinleştiğini görüyoruz.

Bildiğiniz gibi, Rusya; alüminyum, bakır ve nikel gibi ham, doğal gaz, tahıl, gübre ve metallerin önemli bir tedarikçisi. Savaşla birlikte,  ABD ve Avrupa yaptırımlarının, Rusya’ya yönelik kapsamlı etkileri, küresel hammadde stoklarının zaten sıkı olduğu bir dönemde, arzı kötü etkiledi. Rusya’nın Ukrayna operasyonu sürerken enerji, metalik maden, tahıl ve petrol fiyatları hızla yükselmeye devam ediyor.

Krizin Türkiye’ye kısa vadeli en önemli negatif etkilerinden biri petrol fiyatlarının yükselmesi oldu. Petrol fiyatlarının, lojistik maliyetlerine etkisi, ülkemiz açısından enflasyon hedeflerine olumsuz yansıyor.

Bölgemizde de hem ihracatçılarımızın hem de yabancı ortaklı firmalarımızın, Rusya yaptırımlarının uygulanmasının etkisiyle, hammadde tedariklerinin kesildiğini ve sipariş iptallerinin başladığını görüyoruz.

Bununla birlikte Rusya’ya mal sevkiyatlarında, savaş riskinin eklenmesiyle beraber nakliye maliyetlerinde de ciddi artışlar görüldü.

AB, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve Kanada, Rusya’ya karşı uygulanacak ilave ekonomik yaptırımlar konusunda 27 Şubat’ta ortak açıklama yayımladı. Bu yaptırımlar arasında Rus bankalarının SWIFT sisteminden çıkartılması da yer aldı. Bu durum Rusya ile ticaret yapan firmalarımızın para transferlerini sıkıntıya soktu ve alternatif ödeme yöntemlerinin belirlenmesi ihtiyacını doğurdu. Savaş sürecinde, ödeme sistemlerinde yeni engellemelerin olup olmayacağı, alternatif ödeme yöntemleri ile ilgili hazırlıkların olup olmadığı konusunda belirsizlikler devam ediyor.

Sürecin netleşebilmesi için Ticaret Bakanlığımız tarafından yapılan hazırlıklar hakkında yeni bilgilendirmelere ihtiyaç duyuyoruz.

Ayrıca, Ukrayna-Rusya krizi sonrasında, Avrupa için enerji güvenliği açısından Türkiye’nin stratejik değerinin arttığını da biliyoruz.

Türkiye’nin, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) ile Azerbaycan gazını Avrupa’ya bağlaması, Avrupa için Rusya dışındaki tek alternatif olma özelliğini taşıyor. Bu durum, ülkemiz için değerlendirilmesi gereken önemli süreçlerden biri.

Tüm dünyayı ve ülkemizi etkileyen bu savaşın diplomatik olarak çözülebilmesi için uluslararası boyutta daha çok çaba sarf edilmesini ve çatışmayı durduracak etkili adımlar atılmasını temenni ediyoruz. Bu kapsamda, ülkemizin girişimleri ile Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanları’nın geçen hafta Antalya’da bir araya gelmelerini, krize diplomatik çözüm arayışı yolunda önemli bir katkı olarak görüyoruz.

BÜYÜME

2021 Yılı büyüme oranımız yüzde 11 olarak gerçekleşti. 2021 dördüncü çeyrek büyüme oranı ise yüzde 9,1 oldu. Bu artışta ihracat, sanayi, hizmetler sektörü ve hanehalkı tüketimi öne çıktı. Hizmetler sektörünün, 2020 yılından kaynaklanan baz etkisini de içerdiğini biliyoruz.

Bu oranla, verisi açıklanan G20, OECD ve AB ülkeleri arasında ilk sırada yer alıyoruz. Burada şunun da dikkatini çekmek istiyorum. Türkiye yüzde 9,1’lik dördüncü çeyrek büyüme oranıyla, diğer ülkelerden ayrışmış. Bu ülkelerin büyümesindeki yavaşlama ihracat performansımıza önümüzdeki dönem yansıyabilir.

İHRACAT

Şubat ayında ihracat yüzde 25,4 artışla 20 milyar 3 milyon dolara çıktı. Ocak ayına göre yüzde 13,7 artışla sağlanan bu performans en yüksek şubat ayı gerçekleşmesi oldu.

İTHALAT

Şubat ayında ithalat yüzde 45,6 artışla 28 milyar 99 milyon dolar olarak gerçekleşti. Şubat ayında Yatırım (Sermaye) malları ithalatı yüzde 2,4, Hammadde (Ara mallar) ithalatı yüzde 60,8 artarken, Tüketim malları ithalatı yüzde 2,3 geriledi. Son dört aydır ithalatta yüksek seviyeler gerçekleştiğini görüyoruz. Hammadde fiyat artışları da ithalatı artıran bir etken olarak devreye giriyor.

İthalatın ihracattan hızlı artması nedeniyle Dış ticaret açığı yüzde 141,9 artışla 8 milyar 96 milyon dolara yükseldi. Bu yükseliş cari açığı artıracaktır.

Bu arada şubat ayında 2021’in aynı ayında yüzde 82,7 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 71,2’ye geriledi.

CARİ AÇIK

Ocak ayında aylık açık 7,1 milyar dolar olurken yıllık  cari açık 20 milyar 223 milyon dolara yükseldi. Turizm gelirleri geçen yılın üzerinde gerçekleşmesine rağmen, ana etken dış ticaret açığındaki artış oldu. Geçen yılın aynı ayında 656 milyon dolar olan hizmet gelirleri 1,6 milyar dolara çıkarken, dış ticaret açığı 1,9 milyar dolardan 8,3 milyar dolara çıktı. Şubat ayında da dış ticaret açığındaki artış, cari açığı yükseltecektir.

ENFLASYON

Enflasyon verilerine baktığımızda şubat ayında; TÜFE aylık yüzde 4,81 artışla yıllık yüzde 54,44 ÜFE aylık yüzde 7,22 artışla yıllık yüzde 105,01 olarak gerçekleşti. Şubat’ta döviz kurları stabil devam ederken, enerji ve petrol ürünleri başta olmak üzere girdi fiyatlarındaki artışların etkisini görüyoruz.

Bu arada ÜFE ile TÜFE aralarındaki fark yüzde  50,57 puana yükseldi. ÜFE’den oluşacak maliyet baskısı maalesef önümüzdeki dönem TÜFE’ye yansıyacaktır.

KAPASİTE KULLANIMI

Şubat ayı kapasite kullanım oranı geçen yılın aynı ayına göre 1,7 puan artış ve ocak ayına göre 1 puanlık düşüşle Türkiye ölçeğinde yüzde 76,6 olarak gerçekleşti.

SANAYİ ÜRETİMİ

Sanayi Üretimi ocak ayında aylık yüzde 2,4 gerilerken yıllık bazda yüzde 7,6 artış gösterdi. Ocak ayında arz kanallarından kaynaklanan sıkıntı nedeniyle sanayide uygulanan enerji kısıtlamasının üretimi yavaşlatabileceğini bekliyorduk. Bu, ilk çeyrek ekonomik büyüme oranlarını da etkileyecektir.

Şubat ayında; ihracat artışı ile üretimde girdi olarak kullanılan ara malı ithalatındaki artışın şubat ayı verilerine yansıyacağını düşünüyoruz.

İŞSİZLİK

Ocak ayında işsizlik oranı geçen yılın aynı ayına göre 1,4 puan gerileyerek, aralık ayı ile aynı seviyede kaldı ve yüzde yüzde 11,4 olarak gerçekleşti.

2021 yılının haziran ayından itibaren, toplam istihdam edilenlerin sayısında aylık bazda artışlar görüyorduk. Ocak ayı verisinde; aralık ayına göre toplam istihdamda 43 bin kişilik gerileme oldu.

Mevsimsel olarak bu aylar tarım ve inşaat sektörlerinde istihdam kayıplarının yaşanabileceği bir dönem. Bunun da etkilemiş olabileceğini düşünüyoruz.

2017 yılından bu yana toplam çalışan sayısı 3 milyon 238 bin kişi artışla 2022 ocak ayında 29 milyon 910 bin kişiye çıktı. Burada tabi, nüfusumuza oranla çalışan sayımızın daha yüksek seviyelere ulaşmasını bekliyoruz.

BÜTÇE

Bütçe şubat ayında 69,74 milyar TL fazla verdi. Gelirler yüzde 126,3 artışla 270,55 milyar TL’ye çıkarken, Giderler yüzde 108,3 artışla 200,82 milyar TL’ye çıktı. İlk iki aylık bütçe fazlası 99,78 milyar TL oldu. Bu arada Şubat’ta Merkez Bankası Olağanüstü Genel Kurul toplayarak Hazine’ye 49,3 milyar liralık aktarım yapmıştı. Şubat ayında vergi gelirleri yüzde 83,2 artışla 180,3 milyar TL’ye çıkarken Vergi gelirlerinin alt kalemlerine baktığımızda;

Gelir vergisinde yüzde 33,5, Kurumlar vergisinde yüzde 123,4, dahilde alınan KDV’de yüzde 22,2, ÖTV’de yüzde 34,4, ithalde alınan KDV’de yüzde 132 artış görüyoruz. Bu artış ithalatta alınan KDV’de şubat  aylarının en yüksek seviyesi.