Vergi konusunda iş birliği yapmayan ülkelere yönelik AB uygulamalarının AB iş / ticaret yapan firmalarımıza olası etkileri

1 Şubat 2021

Güncel Romanya örneği üzerinden

Vergi konusunda iş birliği yapmayan ülkelere yönelik AB uygulamalarının AB iş / ticaret yapan firmalarımıza olası etkileri hakkında not

Olayın başlangıcı – bugün karşı karşıya kaldığımız sorunun kökeni 

  • AB, Komisyon’un dahi düşmesine neden olan meşhur “Paradise Paper” skandalından hemen sonra “vergi cenneti” olarak nitelendirilebilecek devlet/toprakları tespit etmek üzere bir çalışma başlatmış ve AB Konseyi 2016 yılında “uluslararası vergi yönetişiminin geliştirilmesi ve vergiden kaçınılmasının önüne geçilmesi” yönünde bir karar almıştır. Bu bağlamda iş birliği yapmayan ülkeleri 92 kriter üzerinden izleme ve listeleme çalışmaları başlamıştır.
  • 5 Aralık 2017 tarihinde ilk liste resmen kabul edilmiştir. Listenin 1 sayılı ekinde iş birliği yapmayan ülkeler (kara liste), 2 sayılı ekinde ise “iş birliği yapmayı arzu ettiğini bildiren ve saptanan eksikliklerini gidermek üzere taahhütte bulunan ülkeler” yar almaktadır (non-cooperative jurisdictions for tax purposes). İlk hazırlanan listede 1 sayılı ekte 17, 2 sayılı ekte 47 ülke yer almaktaydı. Türkiye ilk listede 2 sayılı ekte yer almıştır.

[İlk listede hem de 1 sayılı ekte yer alan 17 ülke arasında tek ciddi ve önemli ülke G. Kore olmuştur ancak G. Kore hızla gereken önlemleri almış ve listeden tamamen çıkmıştır. Gri listede yer alan ülkelerin de tespit edilen hususlarda gerekli önlemleri alarak listeden çıkmaları mümkündür. Taahhütlerini yerine getirmeyenlerin ise 1 sayılı eke (yani Kara Listeye) alınmaları söz konusudur.]

  • Türkiye’nin eksiklikleri şeffaflık başlığı altında yer almakta olup, otomatik bilgi değişimi konusunda eksikliklerin giderileceği taahhüdümüz bulunmaktadır. Liste belli aralıklarla revize edilmektedir. Ancak o günden bu yana tarafımızca da bazı adımlar atılıyor olmakla birlikte Türkiye “LİSTEDE YER ALMAMAK İÇİN GEREKEN TÜM KOŞULLARI YERİNE GETİRMİŞTİR” noktasına gelememiştir.

TOBB ve İKV’nin konuya ilişkin girişimleri

  • İKV / TOBB Temsilciliği olarak konu daha ziyade mevzuat düzeyinde izlenmekte iken, 31 Ocak 2020 tarihinde, iki hafta sonra yapılacak olan bir toplantıya dek “açıkta kalan sorunlu konuları çözemememiz halinde” ülkemizin 1 sayılı listeye alınmasının söz konusu olduğu bilgisine ulaşmamızla sıcak gündemimize girmiştir. Bilgi derhal en üst makama aktarılmış ve tanınan son tarihten önce AB Komisyonu’na gerekli yazının yazılması için Maliye Bakanımız nezdinde girişimde bulunulması sağlanmıştır. Bakanlıktan, mektubun süresi içinde Komisyon’a iletildiği öğrenilmiştir (ama haliyle metnin içeriği hakkında bilgi alınamamıştır).
  • Söz konusu mektubu da değerlendirmesine dahil eden AB Konseyi 18 Şubat 2020 tarihli kararlarında, “ülkemizin otomatik bilgi değişimine imkan veren iç mevzuata sahip olduğu ve bu doğrultuda GKRY hariç olmak üzere tüm AB üyelerini OECD’ye bildirdiği, bu itibarla otomatik bilgi değişiminin tüm AB üyesi ülkeler ile etkin olarak gerçekleştirilebilmesine yönelik açıkta kalan sorunları çözmesi için ülkemize biraz daha süre tanınması gerektiği, bununla birlikte otomatik bilgi değişiminin tüm üye ülkeler ile etkin olarak uygulanmasını temin edecek düzenlemelerin yürürlüğe koyulmaması halinde ülkemizin söz konusu listede 1 sayılı Eke alınması” öngörülmüştür. (yani son mektubumuzla sadece biraz daha süre kazanılmış, listeden çıkmamız mümkün olmamıştır).

Türkiye’den ne bekleniyor

Ülkemiz tarafından yerine getirilmesi beklenen taahhütler bakımından şeffaflık ana başlığı altında yer alan otomatik bilgi değişimi konusunun öne çıktığı ve bu bağlamda özellikle Türk vatandaşlarının yoğun olarak yaşadığı beş AB üyesi ülke (Almanya, Fransa, Avusturya, Belçika, Hollanda) ile vatandaşlarımızın Türkiye’deki mevduat bilgilerinin paylaşılmasının temel beklenti olduğu anlaşılmaktadır.

Ancak, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın otomatik bilgi paylaşımından büyük rahatsızlık duymakta oldukları bilinmektedir. Hayli etkin bir lobi yaparak Türk nüfusunun en yoğun olduğu bu beş ülkeyi bilgi paylaşım dışında bıraktırmışlardır. Ayrıca, (ekte bir örneği yer alan gazete haberinden) AB’ye 2020 yılında “salgın nedeniyle, tüm ülkelere yönelik uygulamanın durdurulduğu” yönünde bir mektup yazılmış olduğu da anlaşılmaktadır.

İlk listenin hazırlanmasından sonraki gelişmeler

Görüldüğü üzere AB 2016 yılından bu yana sadece liste hazırlamakla kalmamıştır. Tam da AB çalışma metoduna uygun olarak, yavaş ama emin adımlarla listede yer alan ülkelere karşı caydırıcı önlemler uygulanmasını sağlayacak tedbirler hayata geçirilmiştir.

Zaten liste uygulamasını başlatan Konsey kararında liste hazırlandıktan sonra;

  • Üye ülkelerin yetki alanlarına halel getirilmeksizin, AB düzeyinde koordinasyonu temin etmek üzere liste ülkelerine en az bir idari önlem uygulaması beklendiği;
  • Yine nihai karar üye ülkelerin yetkisinde olmakla birlikte, aşağıdaki mevzuata dayalı savunma araçlarının ilave tedbir olarak uygulanabileceği ifade edilmektedir (yani AB hem önlem uygulanmasını tavsiye etmekte hem de hangi önlemlerin uygulanabileceği konusunda yol göstermektedir. Böyle davranmasının sebebi “vergi” konusunun üye ülkelerin yetki alanında olmasıdır. AB münhasır yetki alanında olmayan bu konuda koordinasyon sağlamak suretiyle etkinlik kazanmış olmaktadır):

İlave önlemler yelpazesi

– Maliyetlerin matrahtan düşülememesi (Non-deductibility of costs);

– Kontrollü Yabancı Şirket (CFC) kuralları (Controlled Foreign Company (CFC) rules);

– Stopaj vergisi önlemleri (Withholding tax measures);

– Kar dağıtımında katılım muafiyetinin sınırlandırılması (Limitation of participation exemption);

– Geçiş kuralı (Switch-over rule);

– İspat yükünün tersine çevrilmesi (Reversal of the burden of proof);

– Özel belgelendirme gereksinimleri (Special documentation requirements);

– Sınır ötesi düzenlemeler belirli vergi programlarının vergi aracıları tarafından açıklaması zorunluluğu (Mandatory disclosure by tax intermediaries of specific tax schemes with respect to cross-border arrangements);

Son Gelişmeler

  • Aralık 2019 tarihli Konsey kararları doğrultusunda ise üye ülkeler, 1 Ocak 2021 itibariyle, aşağıdaki alanların en az birinde iş birliği yapmayan ülkeler bağlamında tedbir almayı taahhüt etmiştir:

– Maliyetlerin (matrahtan) düşülememesi

– Kontrollü Yabancı Şirket (CFC) kuralları

– Stopaj vergisi önlemleri

– Kar dağıtımında katılım muafiyetinin sınırlandırılması.

Romanya yukarıda anlatıldığı biçimde yaratılan AB uygulamalarını, 2020 yılının son aylarında çıkardığı (227/2015 sayılı Vergi Yasası üzerinde tadilat yapan) 296/2020 sayılı yasa ile, vergi konusunda iş birliği yapmayan ülkeler listesine atıfla “listenin 1 ve/veya 2 sayılı ekinde yer alan bir devlette mukim bir kişi ile yapılan işlemler sonucunda yapılan harcamaların masraf olarak matrahtan düşürülemeyeceği” kararını almıştır.

YANİ, ROMANYA İLE İŞ YAPAN FİRMALARIMIZIN ŞİKAYETİNE SEBEP OLAN UYGULAMA TEKNİK OLARAK BİR AB UYGULAMASININ SONUCU OLSA DAHİ, DOĞRUDAN AB TARAFINDAN ÜLKEMİZE KARŞI UYGULANAN BİR ÖNLEM DEĞİLDİR.

Dolayısıyla çözüm esasen Romanya’dan gelmelidir. Şu an için hem Bükreş Büyükelçimiz hem de AB Nezdindeki Daimî Temsilciliğimiz konuya, 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren, geriye dönük bir çözüm bulmak için yoğun biçimde çalışmaktadır. Muhtemelen de kısa sürede soruna GEÇİCİ bir çözüm getirilecektir.

[Sayın Maliye Bakanımızın AB Komisyonu’nun vergiden sorumlu üyesi ile konuşacak olması -nihai çözüm AB’de olmasa dahi- son derece olumlu bir etki yaratacaktır. Öğrendiğimize göre, 2017 yılında ilk liste hazırlanırken ülkemizin -G. Kore gibi- 1 sayılı ekte yer alması söz konusu iken o dönem Maliye Bakanı olan  Sayın Naci Ağbal’ın zamanın AB komiseri ile görüşmesi ve kendi imzası ile gönderdiği güçlü taahhüt mektubu 2 numaralı listeye alınmamızda son derece etkili olmuş. Yine duyduğumuza göre Şubat 2020’de gönderilen son taahhüt mektubumuzun daha alt düzeyde imzalanmış.]

Ancak artık o noktada değiliz; sorunun TAMAMEN ortadan kalkması için Listeden çıkmamız gerekmektedir. Bunun tek yolu da taahhütlerimizin yerine getirilmesidir. Aksi takdirde, firmalarımızın yakın gelecekte, farklı ülkelerde farklı olumsuz uygulamalarla karşı karşıya kalmaları kaçınılmazdır.